5 Ocak 2014 Pazar

Çeviri Alıştırmaları ya da Tercüme Temrinleri 1. Grup

{1-1}
Nineteen is the age where you say "Look out, world, I'm smokin' TNT and I'm drinkin' dynamite, so if you know what's good for ya, get out of my way - here comes Stevie". - Stephen King, "The Gunslinger - Introduction" ///
On dokuz, "Bana bak dünya, ben TNT çekip dinamit içiyorum, o yüzden eğer aklın varsa, yolumda durma - Stevie geliyor" dediğin yaştır. - Stephen King, "Silahşör [Kara Kule I] - Giriş"  [Çeviri Alıştırması 1; SözBakSay: 0]
{1-2}
- Wake up you old fool, you slept through the show!
- Who's a fool? You watched it.
- Stadler and Waldorf; The Muppet Show ///
- Uyan aptal ihtiyar, gösteri boyunca uyudun!
- Kimmiş aptal? Onu sen izledin. - Stadler ve Waldorf; (Muppet Şov'u daima eleştiren ama izlemekten de geri kalmayan iki huysuz ihtiyar) [Çeviri Alıştırması 2; SözBakSay: 0]

{1-3}
Q: The estimated amount of the national debt of England in 1827 is said to have been L 900.000.000; how long it take to count this debt, supposing you counted L 50 per minute, and 12 hours a day, during the whole time? (Sundays excepted)
A: 354 years, 309 days, 1 hour and 20 mins.
Question from "Conkling's Arithmetic", text book of 1831 for children aged 8-10 years ///
S: İngiltere'nin 1827 yılındaki ulusal borcunun tahminen 900.000.000 pound olduğu söyleniyordu. Aralıksız olarak dakikada 50 pound ve günde 12 saat süreyle para sayabildiğinizi kabul edersek, bu borcun sayılması ne kadar zaman alır? (Pazar günleri hariç tutulmuştur)
C: 354 yıl, 309 gün, 1 saat ve 20 dakika.
8-10 yaş grubu çocuklar için hazırlanmış, 1831 tarihli "Conkling'in Aritmetiği" adlı ders kitabından [Çeviri Alıştırmaları 3, SözBakSay: 1; suppose]


30 Temmuz 2013 Salı

TWEET ANTOLOJİSİ (taslak)

İşte dev bir amme hizmeti daha :) Fikirlerin 140'ar karakter halinde aktığı Twitter.com ırmağından maşrapa ile alınmış bir kaç seçme damla. Daha fazlası ancak twitter'in kendisinde var. Buyrun, iyi okumalar:

‏‏


TWEET ANTOLOJİSİ (Ver.: 2.3)

Bir ifadenin başında ve bitişik olarak bu # işaretin olması bir “hashtag”e işaret etmektedir. Açılan bir hashtag hakkında herkes tweet atabilir.
amk / ak / AQ / aq: Bazılarınca cümle aralarında virgül, cümle sonlarında nokta yerine kullanılan ve kadın cinsel organıyla ilintili bir eylemi bildiren söz. Q harfi içerenler bu sözün yarı Amerikanlaştırılmış biçimi.
RT / rt: retweet. Bir tweet’in beğenildiği ya da daha çok kişinin dikkatini çekmesi istendiği zaman tweet’i yazandan başka birisi tarafından yeniden twitter’de yeniden yayınlanması. RT almak çoğu tweet yazarının gurur kaynağı.
{…} gereksiz olduğunu düşünüp çıkardığım bir bölüme işaret eder
Sondaki küçük puntolu parantez { } içleri benim eklediğim açıklamalardır.
Türkçe karakter düzeltmeleri (i’lerin ı, s’lerin ş yapılması vb.) ve çok açık yazım hataları dışında tweet’lerin kılına dokunulmadı. İmla işaretleri tweet yazarlarınca genelde kullanılmıyor, ben de gerekli olsa bile eklemedim. Türkiye, türkiye şeklinde yazıldıysa öyle bıraktım. Cümleyi 140 karaktere sığdırmak için yapılan kısaltmalar bazen parantez içinde açıklandı bazen de ana metinde düzeltildi (örneğin: kdr à kadar).
Tweet’leri önce kullanıcı adlarına göre sıralamıştım. Ancak hem derlemenin hacmi arttıkça bunu yapmak gereksizce zorlaştığı hem de kullanıcı adları ve isimler (isimler daha sık), sahipleri tarafından sıkça değiştirildiğinden bundan vazgeçtim. Tweetler artık tarih ve saat sırasında.
Bir alt satıra”enter” tuşuna basılarak geçilerek yazılmışsa, yani tweetadeta bir şiir formatındaysa satırlar/mısralar taksim ( / ) işareti ile ayrılarak yerden tasarrufedilmiştir.
Sonsöz: Memleketimizde en eski tweet’leri Metin Üstündağ (MetÜst) atmıştır; Twitter kurulmadan yıllar önce :)) Twitter.com açıldıktan sonra MetÜst bazı eserlerni bu ortama taşıdı. Yüzbinlerce kez retweet’lendi ve FAVlandı (favorilere eklendi). Onun tweet’leri pek çok ilgi çkme meraklısı tarafından aynen ya da biraz değiştirilerek kopyalanıp tekrar yayınlandı. Twitter, sözlerin anonimleştirildiği bir medya aynı zamanda.
 
@metinustundag / metin üstündağ / 09.07.2010 13:30
öyle bir memleket istiyoruz ki / mutfakta iran, sokakta malezya, yatakta rusya olsun! {Bir ara “Türkiye Malezya’ya mı dönüşüyor?” tartışması gündemdeydi. Rus kadınları bir çarlık yıkıldıktan sonra bir de SSCB yıkıldıktan sonra Türkiye’ye akın edip Türk erkeklerinin gönlünü çalmıştır. İran ise “İslam devrimi” ihraç ederdi eskiden.}

‏‏@metinustundag / metin üstündağ / 24.08.2010 21:05
evde televizyon oturuyor daha çok / biz ona misafir geliyoruz / akşamları yatı!

‏‏@metinustundag / metin üstündağ / 27.08.2010 11:04
kim bilir belki de hayatta / bir ağırlığımız olsun diye / şişmanlıyoruz!

‏‏@metinustundag / metin üstündağ / 11.05.2011 15:02
demokrasi: halkın kendi kendine gelin güvey olması!

@metinustundag / metin üstündağ / 10.06.2011 16:33
insanlığın evrensel yara birimidir aşk..

@metinustundag / metin üstündağ / 05.07.2011 12:48
schröndinger'in kedisi / pavlov'un köpeği / başçavuş'un eşşeği!

@metinustundag / metin üstündağ / 21.07.2011 13:48
boş bir intihar mektubu: risk budur!

@metinustundag / metin üstündağ / 21.07.2011 16:42
‏dinle sevgili ülke; kimse seni sevmiyor olduğun gibi, herkesin sevdiği kafasındaki..

24 Şubat 2013 Pazar

En Güzel Şarkılar, Melodiler ("Yabancı")


En beğendiğim, en ünlü "yabancı" şarkıları ve melodileri ve YouTube linklerini buraya derleyip toparladım.

Sıralamada şarkı / melodi isimlerini esas aldım. "The, el, il, la" gibi artikelleri başlığın sağına aldım.

Gücümün yettiğini düşünürsem isimlerini Türkçe'ye çevirdim. Şarkının  yanında yer alan tarih bilgisi aynı zamanda video bağlantısıdır (oraya tıklarsanız video bağlantısı ayrı bir sekmede açılacaktır).

Madde içeriklerini şu sıraya göre düzenlemeye gayret ettim : >>>> |şarkının orijinal adı | / (yapabilmişsem) Türkçeye çevrilmiş adı | (parçanın piyasaya çıkış tarihi) | icra eden kişi ya da grubun adı | biliniyorsa içinde bulunduğu müzik albümünün adı (single ise belirtilir) / (yapabilmişsem) Albümün Türkçeye çevrilmiş adı | parçanın girdiği müzik türü | icracı / icracıların uyruğu.

Dikkatimi çeken bir nokta: Erkeklerin kadınlar üzerine çok şarkı bestelemiş / söylemiş. Kadınlardan aynı oranda karşılık gelmemiş bu konuda :))

Geniş arşive sahip müzikseverlerin bile bilmedikleri / duymadıkları bir parçaya rastlamaları ihtimali yüksek.

Tam - bütün - eksiksiz olması mümkün olmayan ama o hedefe doğru ilerlemenin tadı için yola çıkmış olan listem tüm müzikseverlere armağanım olsun.

Kaynaklar: Yaşamım, YouTube, Wikipedia, AllMusic.com ...

** (iki) yıldız çok beğendiğim şarkılara işaret etmektedir.


THE BEST OF LIST FOR POPULAR MUSIC

2 the Night / Geceye (1990); Ottmar Liebert; "Nouveau Flamenco / Yeni Flamenko"; flamenko - New age; Almanya.

7 Seconds / 7 Saniye (1994); Ypussou N'Dour & Neneh Cherr; single; trip hop - Afro beat; Senegal - İsveç.

99 Luftballons / 99 Balon (1983); Nena; "Nena"; Neue Deutsche Welle - New Wave; Batı Almanya.

A Groovy Kind of Love (1965); Diane & Annita; pop; ABD. Pek çok cover versiyonu yapıldı: The Mindbenders (1965) yorumu; Phil Collins (1988) versiyonu.

A Man Without Love / Sevgisiz Adam (1966); Kenneth McKellar; şarkı 1966 yılındaki Eurovision Şarkı Yarışması'nda Britanya'yı temsil etti. Engelbert Humperdinck'in 1968 kaydı ünlüdür. Humperdinck 2012'de Bakü (Azerbaycan) 'de yapılan Eurovision Şarkı Yarışması'nda İngiltere'yi temsil etti ve 26 şarkı içinde 25'inci oldu.

A Whiter Shade of Pale ** (1967); Procol Harum; single; psychedelic rock - progressive rock - baroque rock; Britanya. İnternette bu şarkı için yazılan yorumlarda sık sık "cenazemde çalınmasını istediğim şarkı" tanımlamasına rast geliyorum.

Abdel Kader / عبد القادر‎ (1993); Khaled; "N'ssi N'ssi"; Cezayir. Aslı anonim bir Cezayir şarkısı olan Abdel Kader, Khaled kasete okuyunca ün kazandı. Uluslararası ününü ise Rachid Taha, Faudel ve Khaled'in birlikte söyledikleri canlı konser kaydının yayınlandığı 1998 tarihli "1, 2, 3 Soleils" albümünün yayınlanmasıyla elde etti.

Absolutely Everybody (1999); Vanessa Amorosi; "The Power / Güç"; dans popu - disko; Avustralya.

Aces High / Gökteki Aslar (1984); Iron Maiden; "Powerslave / Güç Kölesi"; heavy metal; Britanya.

Addicted to Love / Aşk Müptelası (1986); Robert Palmer; "Riptide"; rock - dans rock'u; İngiltere.

Africa (1982); Toto; "Toto IV"; soft rock - World music; ABD.

Against All Odds (Take a Look at Me Now) (1984); Phil Collins; "Against All Odds (film müzikleri)"; soft rock - pop rock; İngiltere.

Agua de Beber / İçme Suyu (1963); Antonio Carlos Jobim ile Vinicius de Moraes'in ortak çalışmasının en güzel versiyonu Astrud Gilberto tarafından söyleneni (1965).

Aïcha ** / Ayşe (1996); Khaled [Cheb (Genç) Khaled]; "Sahra"; pop; Fransa - Cezayir. Jean-Jacques Goldman tarafından Fransızca olarak bestelendi. Ama Fransızca versiyonun kaydı yapılmadı. Rai müzisyeni Khaled Fransızca ve Arapça olarak seslendirdi.

Ain't No Mountain High Enough / Yeterince Yüksek Bir Dağ Yok (1967); Marvin Gaye & Tammi Terrell; "United / Birleşik"; soul - rhythm and blues - pop; ABD. 1970 tarihli Diana Ross versiyonu da ünlü olmuştur.

Ain't Nobody (1983); Rufus & Chaka Khan; "Stompin' at the Savoy"; pop - rock - R&B; ABD.

Ain't Too Proud to Beg / Yalvarmak İçin Gururunu Yenmeli (1966); the Temptations; "Gettin' Ready / Hazırlanmak"; soul - pop; ABD. The Rolling Stones 1974'te rock versiyonunu söyledi.

Aktar Wahed (2001); Amr Diab; "Allem Alby"; Arap popu; Mısır.

Alane ** (1997); Wes; "Welenga"; World music; Kamerun.

All Around the World ** / Tüm Dünyada (1989); Lisa Stansfield; "Affesction"; R&B - new jack swing; İngiltere.

All by Myself / Hep Kendi Başıma (1975); Eric Carmen; single; pop - soft rock - power ballad; ABD. Müziği Sergei Rachmaninoff'un İki Numaralı Do Minör Piyano Konçertosu'nun (Opus 18) ikinci bölümünden; koro kısmı Eric Carmen'in 1972 yılında Raspberries grubu ile birlikte kaydını yaptığı "Let's Pretend / -Mış Gibi Yapalım" şarkısından alınmıştır. Pek çok cover versiyonu arasında en ünlüsü Céline Dion'un 1996 tarihli versiyonudur.

All For Love / Hepsi Aşk Uğruna (1993); Bryan Adams - Rod Stewart - Sting; "The Three Musketeers / Üç Silahşorlar (film müzikleri)"; rock - pop rock; ABD - İngiltere.

All Night Long ** / Tüm Gece Boyu (1983)Lionel Richie; "Can't Slow Down / Sakinleşemem"; pop - worldbeat; ABD.

All That She Wants / Kızın Tüm İstediği (1992); Ace of Base; "Happy Nation/The Sign // Mutlu Ulus / İmza"; Eurodance - reggae füzyon; İsveç.

All the Things You Are / Seni Hatırlatan Her Şey (1939); Beste: Jerome Kern, Söz: Oscar Hammerstein II; ABD. "Very Warm for May / Mayıs Ayına Göre Çok Sıcak" adlı müzikalden bir şarkı. Frank Sinatra'nın yorumu (1944), Mario Lanza yorumu (1951) ...

5 Şubat 2013 Salı

En Güzel Film Müzikleri


Artık senfoni, konçerto, opera besteleri pek çıkmıyor. Onların geçen yüzyılın ortalarına kadar üstlendiği işlevi artık sinema için yapılan müzikler devraldı.

Fon müziği olarak adlandırılan müzik türü filmlerin dramatik yapısına destek olarak kullanılıyor. Ancak kimi film müzikleri öyle seviliyor ki ünleri bazen ait oldukları filmi bile aşabiliyor.

Aşağıda beğendiğim film müziklerinin bir listesini ve YouTube video linklerini bulacaksınız. İyi seyirler/dinlemeler [Sıralama filmlerin orijinal isimlerine göre yapıldı. Seçki film için özel olarak bestelenmiş müzikler arasından yapıldı.

Klasik müziğin seçkin örneklerine ise bu linkle ulaşabilirsiniz].

Başlamadan önce belirteyim. Bana göre en büyük film müziği bestecisi Ennio Morricone'dir.

Kaynak: Yaşamım, IMDb.com, YouTube, Wikipedia.

A Summer Place / Yaz Aşıkları (1959; Delmer Daves) >>> Max Steiner'ın bestelediği müziklerden "Molly and Johnny Theme" filmin romantizmine katkı sağlamıştır. Percy Faith ve Orkestrası'nın kaydı da (Theme from A Summer Place) müzik listelerinde 1 numaraya kadar çıkmıştır.

Against All Odds (1984; Taylor Hackford) >>> Phil Collins'in "Against All Odds (Take a Look at Me Now)" filmin kurtarıcısıydı. Bağlantısı budur.

Aleksandr Nevskiy / Алекса́ндр Не́вский (1938; Sergei M. Eisenstein, Dmitri Vasilyev) >>> Sergei Prokofiev tarafından bestelenen müzikleri senfonik düzeydedir. Buz üzerinde yapılan savaş sahnesinin müziğinin linki budur.

Alexis Zorbas / Zorba the Greek / Zorba (1964; Mihalis Kakogiannis) >>> Mikis Theodorakis'e ait film müzikleri çok ünlüdür. "Zorba's Dance / Zorba'nın Dansı"nın linki budur.

American Gigolo / Manken (1980; Paul Schroder) >>> Blondie'nin "Call Me / Ara Beni / Çağır Beni" parçası unutulmazdır.

An Officer and a Gentleman / Subay ve Centilmen (1982; Taylor Hackford) >>> Joe Cocker ile Jennifer Warnes'ün seslendirdiği "Up Where We Belong / Yukarı; Ait Olduğumuz Yere".

Arkadaş (1974; Yılmaz Güney) >>> Ülkemiz sinemasında bir film için özel olarak bestelenmiş çok az sayıda şarkı vardır. Melike Demirağ'ın söylediği "Arkadaş" bunlardan biridir. Linki budur.

Atla Gel Şaban (1984; Natuk Baytan) >>> Durmuş Çiğdem'in Türkçe sözlerle söylediği Makedon türküsü "Şiki Şiki Baba" filmde önemli bir rol üstlenir. Linki budur. Beirut grubunun versiyonu için buraya tıklayınız.

Awaara / The Tramp / Avare (1951; Raj Kapoor) >>> Bestesi  Shankarsingh Raghuwanshi ile Jaikishan Dayabhai Pankal'a, sözleri Shailendra'ya ait olan "Awaara Hoon / Avareyim" adlı şarkı Hindistan'dan sonra en çok Türkiye'de sevilmiştir herhalde (Şarkıları seslendirenler, Mukesh (erkek), Lata Mageshkar (kadın)). Linki budur. Diğer güzel parçalar: "Dam Bhar Jo Udhar Munh Phere", "Ek Bewafa Se Pyar Kiya", "Hum Tujhse Mohabbat Kar Ke".

Batman (1989; Tim Burton) >>> Danny Elfman'ın bestelediği tema müziği Yarasa Adam'ın karanlık ruhunun derinliklerine sarkan ip gibidir. Linki budur.

25 Ocak 2013 Cuma

Film Yazıları (M - Z)

2008 - 2009 yıllarında bazı filmler hakkında yazdığım kısa "eleştiri"lerin ikinci bölümü.
Filmlerin adlarının yanında bulunan puanlar filmlere 10 üzerinden takdir ettiğim notlardır.
Yazıları yazıldıkları zamanki hallerinde bırakmayı tercih ettim.

Film Yazıları (A - L) için tıklayınız.

Ma Vie En Rose / My Life in Pink (1997) 9/10 Yönetmen: Alain Berliner, Senaryo: Alain Berliner, Chris Vander Stappen
Fransa, Belçika, Birleşik Krallık; 89 dakika
Oyuncular: Georges Du Fresne (Ludovic Fabre), Michèle Laroque (Hanna Fabre), Jean-Philippe Écoffey (Pierre Fabre), Hélène Vincent (Élisabeth), Daniel Hanssens (Albert), Laurence Bibot (Lisette), Jean-François Gallotte (Thierry), Caroline Baehr (Monique), Julien Rivière (Jérôme), Marie Bunel (Psikanalist), Gregory Diallo (Thom Fabre), Erik Cazals De Fabel (Jean Fabre), Cristina Barget (Zoé Fabre)
            Dört çocuklu bir ailenin en küçük bireyi olan Ludovic -7 yaşındadır- cinsel kimliğini keşfetmeye çalışmaktadır. Biyolojik olarak erkek kategorisine girmekle birlikte o kendisini kız gibi hissetmektedir.
            Genellikle çok kanlı filmler ekstrem (uçlarda) sinema kategorisine sokulur. Ama bu film yedi yaşındaki bir çocuk üzerinden eşcinselliği, toplumsal ön yargıları, dışlanmayı işleyerek tek damla kan akıtmadan uçlarda dolaşıyor.
            Her ne olursa olsun insanı olduğu gibi kabul etmeyi çok güzel işlemiş bence. Zaman zaman fantastik sahneler yoluyla meramını kestirmeden anlatmaya çalışması bence filmin tek zayıf noktası.
            Merhamet, toplumdan dışlanma, sevgi (özellikle evlat sevgisi) üzerine yer yer çok dokunaklı bir hal alan etkileyici bir film.
            İmdb.com notu 02 Temmuz 2009’da 4.400 oya göre 7,4. Ben 9 verdim. 841 kişi (% 19,1) benimkiyle aynı notu vermiş.
Madagascar / Madagaskar (2005) 7/10 Yönetmenler: Eric Darnell, Tom McGrath, Senaryo: Mark Burton, Billy Frolick, Eric Darnell, Tom McGrath
ABD; 82 dakika
Karakterler: Alex (aslan), Marty (zebra), Melman (zürafa), Gloria (suaygırı), Julien (lemur kral), Maurice, Mort (sevimli lemur)
            New York hayvanata bahçesindeki dört hayvan, penguenlerden ve zebradan etkilenerek hayvanat bahçesinden kaçarlar. Yakalanırlar. Bu kez Afrika’daki bir vahşi yaşam parkına götürülürlerken kutuları gemiden düşer. Kendilerini Madagaskar’da bulurlar.
            Ana karakteri oluşturan dört hayvandan çok, psikotik penguenlerin ve lemurların omuzlarında yükselen bir animasyon filmi. Onların sağladığı eğlence görülmeye değer.
            İmdb.com notu 15 Nisan 2009’da 46,147 oyla 6,6. Ben 7 verdim. 12,694 kişi (% 27,5) aynı puanı vermiş –ki en fazla oranda bu puan verilmiş.

Film Yazıları (A - L)

2008 - 2009 yıllarında bazı filmler hakkında kısa "eleştiri" yazıları yazmıştım. Yazıları iki bölüm halinde yayınlıyorum.
Filmlerin adlarının yanında bulunan puanlar filmlere 10 üzerinden takdir ettiğim notlardır.
Yazıları yazıldıkları zamanki hallerinde bırakmayı tercih ettim.


8 MM (1999) <6> Yön: Joel Schumacher, Senaryo: Andrew Kevin Walker
ABD, Almanya; 123 dakika
Oyuncular: Nicolas Cage (Tom Welles), Joaquin Phoenix (Max California), James Gandolfini (Eddie Poole), Peter Stormare (Dino Velvet), Anthony Heald (Daniel Longdale), Chris Bauer (George Higgins / Machine), Katherine Keener (Amy Welles), Myra Carter (Mrs. Christian), Amy Morton (Janet Mathews), Jenny Powell (Mary Ann Mathews; öldürülen kız)
            Ünlü bir zengin öldükten sonra açılan gizli kasasından bir makara 8 milimetrelik film çıkar. Filmde bağlanmış bir kız deri maskeli bir adam tarafından doğranmaktadır. Zenginin dul eşi Bayan Christian, özel dedektif Tom Welles’i, filmdeki cinayetin gerçek olup olmadığını araştırmak üzere tutar. Adamımız araştırması sırasında karanlık porno film ve “snuff” film (işkenceyle öldürülen insanların gösterildiği, gerçek olduğu iddia edilen filmler) dünyasının derinliklerine iner. Perde arkasını görür.
            Film 1999’da, dünya çapındaki internet patlamasından iki – üç yıl önce çekilmiş. Sanırım artık o tür filmlere ulaşmak için karanlık arka sokaklara, depolara gidip karanlık tiplerle muhatap olmak gerekmiyor. Evinizdeki bilgisayardan biraz merak ve çabayla her türlü görüntüye ulaşabiliyorsunuz artık. İnternette yayılan, Irak’taki direnişçilerin esirlerinin kafasını kestiği, Rus askerlerin Çeçen milisleri öldürdüğü, Taliban’ın şeriat gereği öldürdüğü insanların görüntüleri öldürme filmlerini bir başka boyuta taşıdı. Artık bir şehir efsanesi değil tarihsel bir gerçek var.
            8 MM’de senarist çekingen davranmış. Porno dünyasının içerdiği şiddeti sadece en uç örnekleriyle sınırlıymış gibi göstermiş. Medeniyet cilasının altında sırıtıveren vahşi insan doğasına biraz değinilmiş, ama yüzeysel. Filmin fon müziğinin oryantal havası bana şunu düşündürdü: Porno dünyasının ayak takımı (anlı şanlı markaları değil), ABD’nin içinde ama aslında ayrı bir dünyada yaşarlar. Ayrı bir insan türüne mensupturlar. İşte bunu da fonda çaldığımız müzikle, gelişmemiş medeniyetlerin ezgileriyle vurguluyoruz. Bana böyle düşündürttü, art niyet hissettim.
            Ayrıca filmin son üçte birlik bölümde bir intikam öyküsüne dönüşmesi de ilk yarıdaki etkiyi azalttı. Tom Welles’in neden iyi bir insan olduğunu ve iyi kalmayı başardığını anlamamıza yardımcı olacağı düşünülerek filme yapıştırılan eş karakteri tam anlamıyla karikatür düzeyinde işlendiğinden, işlevini yerine getirmek şöyle dursun, filmin akıcılığını ve inanılırlığını zedelemiş.
            Kısaca önemli bir konuya değinmiş, ilk yarısı merak uyandıran bir film. Imdb.com notu 6,2 (40.635 oy). Ben daha önceki bir tarihte izlediğimde aklımda kalanlarla bir zamanlar 8 puan vermişim. Şimdi puanı 6 olarak değiştirdim (24 Ocak 2009). Benimle aynı puanı (6) verenlerin sayısı 8015 (% 19,7). 8 verenlerin sayısı 6896 (% 17) – ki bu sayıya şimdilik benim eskiden verdiğim oy da dâhil.
11:14 (2003) <8> Yönetim ve Senaryo: Greg Marcks
ABD; 82 dakika
Oyuncular: Henry Thomas (Jack), Blake Heron (Aaron), Barbara Hershey (Norma), Clark Gregg (Officer Hannagan), Hilary Swank (Buzzy), Shawn Hatosy (Duffy), Stark Sands (Tim), Colin Hanks (Mark), Ben Foster (Eddie), Patrick Swayze (Frank), Rachael Leigh Cook (Cheri)
            Bir kaza bir sürü yanlış anlamayı ve bir ölümü tetikler. Bir olayın etkisinin, suya atılan taşın yarattığı halkalar gibi yayılışı anlatılıyor. Birkaç kişinin “kaderi” tam gece 11:14’te düğümleniyor.
            Aslında tüm filmler bunu anlatmaz mı: Kısa bir süre içinde bir hayattan kesitler ya da tüm bir hayat. Anlattığı şey bakımından filmler üstü bir film denilebilir. “Kader/yazgı” denen şey üzerine bir kez daha düşünmemizi sağlıyor. Sadece, o kadar olabilir, hayatta zaten hep olan bir şeyi anlatıyor ki, bizim destansı bir şey görmek isteyen gözlerimize (en azından benimkilere), film birazcık yavan geliyor.
            11.02.2009’da filmin imdb.com puanı 7,3 (13778 oy). Ben 8 verdim. Oy verenlerin %30,3’ü (4179 kişi) aynı notu vermiş.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Dünyanın Sonu, Ne Zaman?

Dünyanın Sonunu Getirecek Olayların Tarihlerine İlişkin Kehanetlerin / Tahminlerin Listesi
Albrecht Dürer'e göre Apokalips'in
[Mahşer'in] Dört Atlısı
{İngilizce Wikipedia’nın “List of datespredicted for apocalyptic events” maddesinin 21.12.2012 tarihli versiyonundan amatör bir ruhla yapılmaya çalışılmış bir çeviridir. Bu bir tercüme temrinidir diyebiliriz. “2009’da çekilen felaket filmi '2012' gösterime girdiğinden beri alevlenen ‘Maya takvimine göre 21 Aralık 2012 tarihinde kıyamet kopacak’ söylentisi”nin tetiklediği bir merakla araştırırken bu metne rastladım.
Ansiklopedi maddesinin orjinalinin en başında, listenin tam olmadığı –eksiksiz hale getirilmesinin mümkün olamayacağı- ve geliştirilmesi için desteğe ihtiyaç olduğu belirtilmiş.
Listede yer verilen kimi olaylar ve bunların tarihleri dünyanın ya da gezegendeki tüm yaşamın yok oluşuna değil, günümüzde var olan halinde çok köklü değişikliklerin meydana gelmesinin beklendiği zamanlara işaret etmektedir.
Liste ister istemez Wikipedia’yı doğuran kültürün (Anglo-American) ve o kültüre yoğun etki eden inanç sistemlerinin (Yahudi-Hristiyan) belirgin damgasını taşımaktadır. Ancak dünya nüfusunun önemli bir kısmının inançları hakkında bilgi sahibi olmak, ilgilenenler için “boş” olmasa gerek.
{ } parantez içindeki tüm bilgiler orijinal metinde olmayan açıklamalar / ayrıntılandırmalardır. Ayrıntılar büyük oranda, orijinal metin içerisinde bağlantıları verilen Wikipedia (English) makalelerinden yararlanılarak eklendi. En aşağıda, metinde geçen bazı kavramların kısa açıklamaları verilmiştir.}
KIYAMETİN OLACAĞI TARİHE DAİR ESKİ TAHMİNLER
İsa’dan Önce (İ.Ö.) 634; Romalılar. >> Birçok Romalı, şehirlerinin, 120’nci kuruluş yıldönümünde yıkılacağından korkuyordu. 12 kartalın Romulus’a Roma’nın ömrünü bildiren mistik bir sayı açıkladıklarını anlatan bir mit mevcuttu ve kimi eski Romalılar, her bir kartalın 10 yılı simgelediğini varsayıyordu.
İ.Ö. 389; Romalılar. >> Bazı Romalılar, Romulus’a açıklanan mistik sayının bir yılın günlerine eşit sayıda olduğuna inanıyordu. Buna dayanarak Roma’nın 365 AUC’da, yani Miladi / İsevî Takvimle 389 yılında yıkılmasını bekliyorlardı {AUC: Anno Urbis Conditae; Roma’nın Kuruluşundan Sonra. Roma’nın İ.Ö. 753’te kurulduğu kabul ediliyordu}.
İsa’dan Sonra (İ.S.) 1. Yüzyıl; Albert Schweitzer {1875 - 1965}, Johannes Weiss {1863 - 1914}. >> İsa’nın Matta İncili 16:28 ve 24:34’teki sözleri, aralarında Albert Schweitzer ve Johannes Weiss’in de bulunduğu Kitab-ı Mukaddes (Kutsal Kitap / İncil) âlimlerince, olması yakın bir kıyametin tahmini olarak yorumlanmıştır. {Matta İncili 16:28; “Doğrusu size derim: Burada duranların bazıları var ki, onlar İnsanoğlunun [İsa’nın] melekûtunda geldiğini görmeden ölümü asla tatmayacaklardır.” Matta İncili 24:34; “Doğrusu size derim: Bütün bu şeyler oluncaya kadar, bu nesil geçmeyecektir.”}
İ.S. 1. Yüzyıl; ilk Hristiyanlar >> Bazı birinci yüzyıl Hristiyanları, İsa’nın ölümünde hayatta olanlar daha hayattayken geri döneceğini umut ediyordu. Bazı âlimlere göre, Havari Paul de bunlardan biriydi.
66 – 70; Essenliler >> Yahudi asket {çileci} grup Essenliler, Yahudilerin 66 – 70 yıllarında Romalılara karşı isyanını, zamanın sonundaki nihai savaş olarak görüyordu.
2. Yüzyıl; Montanistler {Montanus’un müridleri} >> 156 yılında kurulan Montanist hareketin üyeleri, İsa’nın dönüşünün kendi yaşamları içindeki bir günde gerçekleşeceğini tahmin ediyordu.